Karaburun

Ne yapsak nerelere gitsek diyorduk denizbörülcesi ile.. Hava sıcak denizlere atmak istiyoruz kendimizi; ayrıca gelmiş çatmış yıldönümümüz, ne mutlu ki bir benim de boş günüm, ee kutlamak lâzım 😛 Derken şehir fırsatlarında bir şey görüyoruz: Karaburun’da Ege Octopus Dalış Kulübü demo dalışı yaptırıyor, adalarda yüzdürüyor (Haritada Büyükada olarak geçiyor) vs. Budur dedik! Sadece yüzme hayali kurarken şimdi dalış da yapabilecektik. Hem Karaburun’u da pek görmemiştik. Kaptık fırsatı, aldık randevuyu, hazırladık çantaları, çıktık yola!

İzmir Üçkuyular’dan 2 saat sürüyor yol. Biraz uzun, bir hayli virajlı, ee şoförler de biraz çılgın. Yol biraz zor geçti. Hele ki benim gibi araba tutan biri için cidden bunaltıcıydı.

Bize “Hükümet Konağı’nda ineceksiniz” demişlerdi. Araçtaki baygınlıktan ötürü biz şoförün uyarısını kaçırmışız, bayağı bir geçtikten sonra inmek durumunda kaldık. Sıcakta bir 15-20 dk kadar yürüdük, vardık Hükümet Konağı’na! Eee nerede Octopus? Hemen oralarda demişlerdi. Bizse denizi taa aşağılarda görüyoruz.. Karaburun merkez denizden bayağı yukarıdaymış. Neyse bakınırken bakınırken Octopus’un levhasını görüyoruz.

Umarım doğru yoldur diyerek sapıyoruz yola! O sıcağın alnında yanlış yola girdiğimizi düşünmek istemiyoruz. Dikçe bir yokuştan salıyoruz kendimizi. Birbirimize bakıyoruz: Bunun bir de dönüşü var eneem!! Dönüşü kafamızdan atıyor yola devam ediyoruz. Bir iki yere de sorduktan sonra buluyoruz kendilerini. “Yerlerinin hemen merkezde zaten” olmadığı sitemini ilettikten sonra bekliyoruz.

Neler yapılacağını anlatıyor Filiz Hanım, kendisi eşi Veysel Bey’le birlikte dalış merkezinin sahibi.

Çok beklemeden dalışa geçiyoruz. Bu denizbörülcesi’nin ikinci, benim ilk deneyimim olacak. Heyecan dorukta! ‘Nasıl olacak acaba’ soruları dönüyor kafamda. Uygun beden kıyafetleri, gözlüğü ve paletleri seçiyoruz. Önceden bir malzeme tanıtımı olacağı söylenmişti ama herkes bir yere dağılınca gerçekleşmedi sanıyorum. Balıklama gidiyoruz suya. Neyse kıyafeti giydikten sonra ağırlık takılıyor belimize: ikişerden beş adet toplam on kilo kurşun. Oksijen tüpleri sırtımıza takılıp sabitleniyor. Paletleri ve gözlüğü takıp kıyıda nefes denemeleri yapıyoruz. Ayaklar yere basıyor, kafayı sokup çıkarıyoruz suya. Bu şekilde nefes almak ayaklar yere basarken bile tuhaf. Dünya hemen değişiveriyor. Nefes alabildik mi? Aldık. Sorun var mı? Yok. E hadi o zaman yüz üstü yerleşiyoruz suya biraz böyle yüzüyoruz. Uygun derinliğe gelince yeleklerin havasını indirip batacağız.

E bu mu yani? Bu kadar mı? Başka bir şey söylemeyecek misiniz? İnince ne yapıcaz anlatsanıza! Nasıl haberleşeceğiz aloo?!

Tamam biliyorum boğulmam, 3-5 metredeyiz, çıkarız, yukarıyı görüyorum vs. ama ne yapacağımızı anlat be abicim.

Neyse sorup öğreniyorum. Denizbörülcesi ve benim başımda birer tane eğitmen var. Biri ona, biri bana bakıyor. Dalış 25 dk sürecek. Belli bir rotayı izleyeceğiz, etrafa bakınıp balıkları besleyeceğiz. Kısacası dalış olayının ne olup bittiğini kısaca kavrayıp döneceğiz. E güzel!

Nefes almakta zorluk çekmiyorum, keyfim yerinde, sadece bazen yere sürünerek gidiyorum, yükselip alçalma işini bilmiyorum. Eğitmen müdahale etmedikçe dokunmuyorum bir şeye. Yere değmek sorun, çünkü denizkestaneleri var! Böyle bir günde iğnelerle uğraşmak sevimli olmayacaktır.

Sonra çömelip balık besleme yerine geliyoruz. Eğitmen bir kestaneyi kırıyor. Kırmasıyla balıkların olay yerine intikal etmesi bir oluyor. Görüntü güzel. Özellikle aşağıda da görünen yeşil balık çok hoşuma gidiyor. Tropikal sularda yüzüyor hisciği veriyor.

Bu arada geçen yapılacaklar listesi içinde yazdığım su altında çekim yapabilecek fotoğraf makinesini, bu dalış fırsatıyla beraber hızlandırıp  büyük bir azimle iki üç günlük araştırma ile edindiğimizi belirtmek istiyorum. Fotoğraflar kendi makinemizden. Makinemiz öyle aşırı lüks bir şey değil. Satın alırken örnek çekimleri göremeden sadece benzer cihaz, fiyat, birkaç yorum ışığında yöneldik, artık şansımıza diyerek satın aldık. Ama pek memnun kaldık. Performansı hoşumuza gitti, umduğumuz çok üstünde bir başarı gösterdi. Aile bireyi olarak kabul ettik sayılır 🙂

Biz de besliyoruz balıkları. Yumuşacıklar, ellerime dokunmaları değişik bir his. Bu hayvanlar hiç doymuyor.

Başlıyoruz dönmeye ki zaten açıkta da değiliz. Dönüş yolunda tek düşündüğüm kıyafetleri çıkarsak bile takıp gözlüğü gezdiğimiz yerlere yeniden gidip gezip dolanıp fotoğraf çekmek.

Mutlu mesut dönerek teşekkür ettikten sonra gözlükleri kapıp yeniden giriyoruz suya.

Sonra adaya gitmek üzere çağırıyorlar. Joker botla gideceğiz. Ada sahillerinde yüzeceğiz! Heyo! Birkaç dakika içinde varıyoruz. Pek uzak değil gördüğünüz üzere.

Bizi kıyıya bırakıp daha derin dalacak diğer dalgıçları bırakmaya gidiyor Veysel Bey. 15-20 dk sonra dönerim diyor. Peki deyip dalıyoruz suya. Gözünü kapat sanki Maldivler! 🙂 😛 Kimsecikler yok! Rahat rahat, bol bol yüzüyoruz, video ve fotoğraf çekiyoruz. En sevdiğim yüzme şekli ve yeri işte! Kalabalık plajları sevmiyoruz :/

Hiç dönesim yok ama geliyor Veysel Bey, bota çıkıp dönüyoruz. Kuruma, yemek, sohbet sonrası bir kez daha denize girip dönelim artık diyor, hazırlanıyoruz.

Nasıl çıkacağız o yokuşu şimdiii!! Yorgunuz, bitkiniz! Önce Hükümet Konağı’na çık bir de oradan taa merkeze yürü dolmuşa bin! Aman aman..

Otostop mu çeksek diyoruz ama bize acıyıp duran olmuyor. Başladık yürümeyeee!! Bir de baktık yine baştayız 😛

Geriye bir bakış. O arada görünen boğazımsı yerden de Foça/Karaburun vapurları geliyor.

Yürümeye devam! Öff pöff işte merkez. Hadi binelim de eve gidelim. Ertesi gün Pazar ama diabolo işe gidecek gece. Saat 18.00 anca varırız, iki saat yol.

Neeee!! 19.45’e kadar bilet yok mu?!?!?! Nasıl yaaa? Amca ne yaptın? Ne yapacağız burada?

Evet ne yapacağız? Çünkü biraz hayal kırıklığı var. Hiçbir şey yok bu Karaburun’da. İnsan az, hareket yok. Böyle bir baygınlık, bir hayalet şehir hissi. Oturuyoruz çay bahçesine bekliyoruz. I ıh, sevemedik.

Neymiş efendim? Bundan sonra gelecek olursak iner inmez dönüş biletini alacakmışız.

Kös kös bahçede otururken cırcır böceklerinin cır cır sesi bizi bizden alıyor. Bu ne gürültü arkadaşlar?! Sessiz olun biraz.. Kaç aşiret ötüyor burada acep? Nerede bu kalabalık derken, hayatımızda ilk defa bir ağaç gövdesinde 5-6 adet cırcır böcüğünü yan yana görüyoruz. Size de gösterelim:

Acıkıyoruz tabii. Orada gördüğümüz tek sıcak yemek veren yer olarak gördüğümüz kebapçıya giriyoruz. Saat 19.45’i vurduğunda balkabağına dönmeden binelim artık şu arabaya diyor, apar topar kalkıyoruz. Yollar viraj, yeni yemek yemişiz, yorgunuz. Yol yine zor geliyor. Veriyoruz kafa kafaya, o yorgunlukla uyuyoruz.

Ama dönüp de bakınca, güzel, heyecanlı, yeni deneyimlerle dolu güzel bir gün, güzel bir yıl dönümü geçirdiğimiz düşüncesiyle mutlu oluyoruz.

İşte böyle.. Hayat paylaşınca güzel lalalallalaaaaa paylaşıp çoğalınca güzel lala laalalala!! 🙂



6 thoughts on “Karaburun”

  • Yıl dönümüz kutlu olsun, nice güzel senelere 🙂 yeni fotoğraf makinanız da hayırlı olsun 😀
    gidiş ve dönüş kısmını saymazsak çok imrendim gezinize 😀 su altı fotoğraflarınızdan bu yaz bol bol görürüz inş, tabi fırsatınız oldukça 😉

    • çok teşekkürleer, kaç gündür ancak yorumu onaylayabilecek vakit buldum. şimdi cevap yazabiliyorum. bu kadar yoğunluk içinde gerçekten güzel bir mola oldu. bir daha ne zaman rast gelir bilemem 🙂 ama hepinize tavsiye ederim..

  • Amanııın nice yıldönümlerine! 🙂 🙂 Ne güzel bir yol bulmuşsunuz kutlamak için! Çok imrendim 🙂 Ben de gençliğimde az dalmadıydım, hey gidi günler! 😀 😀 Ehem ehem, yaşlandık tabii artık, ahah 😀

    Yalnız fotoğraflarınıza bittim diabolo: Çok iyi düşünmüşsünüz dostum; o güzellikleri ölümsüzleştirmek lazım. Ayrıca lüks diil falan demişsin ama süper çekiyo bu makina, iyi bir alışveriş olmuş 🙂

    Ellerine sağlık canım, bu güzel günü bizle de paylaştığın için ^^

    • eheh teşekkür ettim 🙂 gerçekten güzel oldu..
      gençliğinde dalmışmış.. şimdi dalacak yerlerin mi ağrıyor, peaaahh 🙂 yaşlı kadın ne olacak! halbuse o kıtada dalınacak ne güzel yerler vardır 😛

      fotoğraf makinesi konusunda acele ettik ama kısa sürede ve uygun fiyata böyle yaptık. dediğim gibi memnunuz.. 5 metreden fazla gitmedikçe sorun yok 🙂 benim için büyük mutluluk ehehe…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir