Kediler ve Arkadaşlık
Bugün akşam eve dönüyordum. Ana caddede göbeğin orada acı acı bir kedi miyavlaması duydum. Bir baktım kedi taşıma çantası içinde bir minik kedi. Nasıl bağırıyor ama..
‘Ya amma insafsızlar, ne biçim insanlar var inanamıyorum’ diye düşünüyordum. Yavru kediyi kutuya kapatıp sokakta bırakmanın mânâsı nedir yani? Derken genç bir adam yaklaştı yanıma.
“Affedersiniz siz de bir hayvanseversiniz sanırım” dedi.
Kaldım bir an. “Evet” dedim.
“Ya göbekteki çalıların orada yavru kediler var, caddeye atlıyorlardı. Kız arkadaşımla gördük kurtarmaya çalışıyoruz. Yardımcı olursanız seviniriz” dedi.
“Tabii” dedim gittim. Üç kişi sert çalıların altında kedi aramaya koyulduk. Bolca miyav ama çıkan yok. Kafayı çıkarsa da bir el uzatmamızla kaçıyorlar. Çok yabanîlerdi bu yavru tekirler çok, her biri kaplan yavrusu mübarek.
Birbirimize bakıp bakıp duruyoruz ne yapsak diye. Bir sürü kardeş var ama biri elimizde. Olayın öncesi şöyle:
Hande ve Caner arabayla geçerken göbekten aşağı yola çıkan kedileri fark ediyorlar. Park edip meydandaki göbeğe geliyorlar. Kedileri kurtarmaya çalışıyorlar. Hande kurtarmış ilk kediyi [Heyt beaa elini falan ısırmışlar ama azmetmiş kurtarmış, helâl! ]. Caddenin karşısındaki pet shoptan yardım istemişler. Onlar da taşıma kutusuyla beraber biraz da mama vermişler. Ben o noktada dâhil oldum olaya. Gördüğümde, benim de aklıma ilk pet shop gelmişti , ama kapanmıştı çoktan.
Neyse o sırada oradan geçip de kedi sesini duyan bazı kişiler kutuya yaklaşıyordu. Caner de her defasında geçip açıklama yapıyordu. Hatta konuştuğu biri veterineri aradı ama geri dönüş olmadı.
Sonra aramıza bir kişi daha katıldı. Yürüyüşe çıkmış olan Oğuz’un da kaderi kutu içinde miyavlayan kediden geçiyormuş demek ki..
Dört kişi ile kedi kurtarma operasyonumuza devam ettik. İkinci kurtarış Oğuz’dan geldi. 🙂 İkinci kediyi de kutusuna koyduğumuzda, üç sanılan kedi sayısının dört olduğunu fark ettik.
Caner ve Hande geleli iki saat olmuştu. Hep beraber bir saat kadar uğraştık bu arada kaynaştık da tabii.
Yoldan geçerken kedicikler sayesinde bir araya gelip tanışan insanlar.. Pek de güzel oldu doğrusu. Devamını getirmeyi ümit ediyoruz.
Hayat çok garip vapurlar filan deniyor ya, aynen öyle oldu. Güzel arkadaşlar edindiğimi düşünüyorum.
Diğer iki kediyi kutuya koyamadık. Çalıların orada kaldılar. Kardeşlerinden ayırmayı hiç istemedik onları fakat orada bırakıp yola atlayarak ölmelerini düşünmek de acı vericiydi. En azından ikisini kurtarmış olalım istedik. Caner ve Hande onları bir veterinere götürecek. En kısa zamanda görüşmek üzere ayrıldık oradan. Hepimiz ne güzel hâlâ duyarlı insanlar varmış diyerek keyifle döndük eve zannediyorum. Yaa işte böyle bir miyavla neler oluveriyor hayatta.. 🙂
kedi yavrusu dedin beni can evimden vurdun canım. orda olsam da ben de yardım edebilseydim keşke… kıyamam, tatlı kedicikler! nasıl girmişler ki çalıya? yaramaz şeyler yau…
ya dünkü hâlimizi görseydin bi.. hatta şöyle açıklanabilirdi belki: “amirim göbekteki atatürk heykeli etrafında dört şüpheli şahıs eğilip kalkmak suretiyle çeşitli hareketler yaparak heykelin etrafında dönüyor!!”
valla biz de çok merak ettik o kadar caddeyi geçip de çalıya nasıl ölmeden geldiklerini. anneleri yoktu çünkü. kalan ikisi ölmemişlerdir inşallah 🙁