İzmir Kitap Fuarı ve Bir Hafta Sonu Günü

Bütün hafta gitmek isteyip ancak hafta sonu, son iki gününe denk gelebildik kitap fuarının. İçeri girene dek beklememiz gereken kuyruğu görünce nasıl şaşırdım anlatamam. Gerçekten bu kadar kalabalık olacağını düşünmemiştim. Yurdum insanı bana bu yönde sinyal vermiyordu hiç. Meğer milletin okuyası, kitaplara boğulası, fuarlardan çıkmayası varmış.

Neyse okur yazar kitleler arasından fuara girebildikten sonra içeride ilerleyebilme aşamasına eriştik. Zaten bu fuardan çıkınca, içerideki tüm kitapları okumuşcasına ermiş oluyormuş insan. Biz de enginlere sığmayıp taşarken, rahat rahat gezme inceleme isteğimizi karnımızda bir yere bastırıp aklımızda olan kitapları almak üzere nefesimizi tuttuk ve standlara dalışa geçtik.. Al al al, hadi hadi hadi! Offf çekilir misiniz bi?! İtiş kakış içinde sürüklenirken tahammül haznem zirveyi zorluyordu. İçerideki insanlarla, nitelikli gezme dolaşma arasında hiçbir ilişki, bağ, yakınlık, orantı falan yoktu. Oysa bir hediyelik eşya fuarından farklı olmalıydı burası. Amaaaan..

Kitap fuarındaki en büyük tökezlememiz ise yayınevlerine göre kitap bakmak oldu. Bir o standa bir bu standa geçiyoruz. Beynimiz döndü. Böyle durumlarda, aramak, almak istediğiniz kitapları yayınevleriyle beraber bir liste yapmakta fayda var.

Yine de başarılı bir çalışma ve bir dolu kitap ile ayrıldık fuardan. Yukarıdaki fotoğrafa bakıp bu mu “bir dolu kitap” diyebilirsiniz elbet ancak kalabalık içinde farklı yayınevlerinin standlarından almış olduğumuz bu kitaplar bizim için cidden “bir dolu” kitap niteliğinde oldu.

Buket Uzuner‘in geziyle ilgili kitaplarını okumamıştım hiç. Merak ediyordum. Su adlı kitabının da konusu ilginç geldi.  Bakalım Uyumsuz Defne Kaman‘ın Maceraları’nı okurken nelerle karşılaşacağım 🙂

Kültürpark’a girerken başka bir fuar daha dikkatimizi çekmişti: Olivtech – Zeytin ve Zeytinyağı Fuarı

Her ikisi de gayet ilgimizi ve tadımızı damağımızı çeken konular. Girelim mi? Girelim.

Ohh burası çok sakin. Vuuu her yerde zeytin, zeytinyağı 🙂 Birkaç sabuncu, organik ürüncü filan da vardı. Bir fuar olarak pek zengin değildi esasen. Firmalar ne düşünmüştür bilemiyorum gerçi ama hem katılımcı hem de ziyaretçi sayısı az geldi gözüme. Aslında benim gözüm dolgulu zeytinleri arıyordu o sırada, ondan da olabilir. İstanbul’da daha önce gittiğim fuarda badem ve limon dolgulu zeytinler yemiş, bayılmıştım. Çok pahalıydı ama kaç yılda bir yemiş olacağız, görürsek alayım dedim. İki yer satıyordu. Genel olarak pek satışa yönelik bir fuar değil tabii. Neyse, sevinçle kaptık badem ve limon dolgulu olanları. Portakal, sarımsak, biber dolgulu olanlar da vardı ama bunlar kadar çekmedi bizi.

Börülcem, işin teknik kısmı ile ilgili birkaç makineye baktıktan sonra da çıktık. Hava çok güzeldi, Kültürpark da yeşil.. Biraz dolaşalım içinde dedik. Lunapark’tan geçerek gitmeye karar verdik. Radar’daki, Kamizkaze’deki insanların surat ifadelerini seyrettik. Çok eğlenceli oluyor eheh 🙂 Balayında bu lunapark olayıyla ilgili planlarınız var. Bakalım, kısmet..

Sonra yeşilliklerin üstünde oturduk biraz. Sohbet ederken havada gezinen papağanları gördük. Fırladık yerimizden başladık takibe. 4-5 tanesi birlikte hareket ediyordu ağaçtan ağaca. Bizi görenler ‘Ne yapıyor bunlar böyle kafalar havada?’ diye düşünüyordur. Bakınca bir şey de göremiyorlar hani! Papağan var desek, nasıl yaa diye tepki verirler muhtemelen. Biraz seyirden sonra tuttuk evin yolunu.

Uzun zamandan beri geçirdiğim en sakin ve güzel günlerden biri olmuştu bu. Bir defa ikimizin boş olarak denk geldiği nadir bir hafta sonu günüydü. Hava açıktı, acelemiz yoktu, kitap fuarı bizi ortam olarak yorsa da elimizde kitaplarla çıkmış olmak güzeldi, zeytinler, yağlar güzeldi, papağanlar mutluluk vericiydi. İyi oldu iyi..



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir