Sualtı #1

 

Aslında fotoğraf çekme sorusuna benim cevabım hiçbir zaman “çok severim” olmadı. Beni bilen bilir, fotoğraf gezisine dürbünle giden bir insanım :). Yeri geliyor ben de fotoğraf çekiyorum ama diabolo sayesinde edindiğim dürbün her zaman ilk tercihim oldu. Konumuz olan fotoğraftan uzaklaşmayalım. Diabolo’nun Karaburun başlıklı yazısında bahsettiği su geçirmez fotoğraf makinası, denizde dürbün kullanamadığım için bir ikâme oldu.

Görmüş olduğunuz, ilk bakışta künk gibi algılansa da aslında şu asbestli diye tâbir edilen, gri renkli su borularından. Uzuun süredir burada olduğu, üzerindeki yosun tabakasından ve taşlaşmış midyelerden belli oluyor.

Sualtında fotoğraf çekmenin garip zorlukları var.

Hangisinden başlasam bilemedim.. Öncelikle, fotoğraf çekerken hep hareket etmemeye çalışırız değil mi? İşte bunu sualtında yapmak pek zor. Suyun kaldırma kuvveti, çekme kardeşim diyen güvenlik görevlisi gibi sizi huuooop yukarı kaldırıyor, adamı sinir ediyor. Bunu da şu şekilde çözdüm, fotoğraf makinasını zaman ayarlı çekim modunda iken zemine düzgün bir şekilde yerleştirip deklanşöre basıyorum. Tabi burada da ilginçlikler yok değil :). Tam deklanşöre bastım, bu sefer elimle yaptığım ters bir hareket sonucu oluşan su akımı fotoğraf makinasına çarptı ve tam fotoğraf çekerken makina yüz üstü düştü.  Bu sorunu da daha dikkatli olarak hallettik diyelim, sırada odaklama sorunu var! Henüz tüm modlarını deneyemedim ancak otomatik odaklama modunda iken yukarıdaki fotoğrafta da gördüğünüz gibi, fotoğraf çekilirken kadraja giren garip cisimler(ot, kum, yaprak, vb…) odağı üzerlerine çekip istediğiniz netliği elde edememenize neden oluyor. Bunu da mesafe ayarlı odaklama ile çözmeye çalıştım. Odağı makinadan 1 metre öteye sabitleyip fotoğrafı çekiyorum, artık ne çıkarsa bahtıma hesabı.

Hepsinin ötesinde makinayı zemine yerleştirerek tam çözümü buldum diyemiyorum, kadrajı ayarlamak çok zor! Makina sualtında sizin bıraktığınız gibi durmuyor, yüzeydeki dalgaların deniz dibini ne kadar etkilediğini görmelisiniz.

Ne demiştik, odaklamayı sabitliyoruz, makinayı zemine yerleştiriyoruz, zamanlayıcı modunu açıp deklanşöre basıyoruz. İlk denemede yukarıdaki fotoğraflar geldi oltaya! Fotoğraflarda birkaç gelinbalığı tam olarak görünüyor, bir barbunun da kuyruğu görünüyor (sarımsı kuyruk barbun oluyor). Sevdim ben bu işi. Biraz daha yüzüp daha berrak bir bölgeye geliyorum, bahsetmeyi unuttum, bugün deniz oldukça bulanıktı, buna rağmen iyi çıktı fotoğraflar.
Geldik yeni avlanma..eee fotoğraf çekme bölgesine…
Yeni yerimizdeki fotoğrafları da gördünüz. Burada 2 tepe arasından bakıyoruz, 2. karede bizi bir ısparoz karşılıyor, 3. karede benim ortalığı toz duman etmek üzere gelen sağ elim var, 4. karede de havalanan deniz dibi.. Evet, evet! Sevdim ben bu işii!
Şimdi de başka bir bölgeye ilerlerken yolda yeni ölmüş bir melanur buluyorum, hmm balıkları kadraja çekmede işe yarayabilir diye düşünerek makinayı buraya kuruyorum… 
İlk ziyaretçimiz bir karagöz!
Karagöz kardeş önce ölü arkadaşına şöyle bir göz atıyor, o sırada arkasındaki parlak renkli dörtgen dikkatini çekiyor, ona doğru yaklaşırken bu fotoğrafın baş rolünü kapıyor. Sonra gözden kayboluyor karagöz amaa bir dönüyor, pir dönüyor!
Meğer tüm ahâliyi çağırmış, hepsi acımız büyük diyerek ölü melanurun yanına gelip haklarını helal ediyor, tek gözle de olsa parlak dörtgen şeye bakmadan geçmiyorlar.
İlgileri kayboluyor, bende gelip ortalığı dağıtıyorum..
Bunlar fotoğraf makinasını 2. kullanışımdan çıkan fotoğraflar.
Yenilerini ve belki birkaç videoyu yine burada paylaşacağım. Sualtı serisinin diğer yazıları; Sualtı 2, Sualtı 3, Sualtı 4, Sualtı 5….
 
İyi Yüzmeler.
 


5 thoughts on “Sualtı #1”

  • Öhöm öhöm, kendimi çocuk programlarında gibi hissettim sayın börülce:

    “Fotoğraf çekmeyi sever misiniz? Peki ya sualtını?

    …..Hadi bunları birleştirelim…..”

    Ahah, ama olsun, yazının gerisi buna değdi: Harika fotoğraflarmış bunlar, ellerine sağlık. Burası Karaburun mu? Bir de o ölü melanur niye suyun yüzeyine çıkıp ters dönmemiş? Biz çizgi filmlerden böyle gördük 😛 😛

  • taa ortaokuldaki kompozisyon sınavlarından bu yana süregelen yazıya başlayamama halen devam ediyor 😉

    Burası Foça, ölü melanuru bulduğumda karnı patlayacak gibi şişikti. Ölü balığın su üstüne çıkıp ters dönmesi karnında gaz oluşmasından kaynaklanır, bunda böyle bir şey olmamış.
    Bugün de diabolo ile denizdeydik, yeni fotolar yakında burada olacak..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir