Keyifli Bir Yürüyüş Rotası: Grange


DSC_3697 (Large)
Geçtiğimiz Pazar için bir rota belirledik yine. Her gittiğimiz yer bir sonrakinden biraz daha ileride oluyor esasen. Çünkü hafta sonu çok fazla otobüs çalışmıyor ve çalışan otobüslerden de en uygun güzergâhı 64 numaralı Derry-Galway yapıyor bizim için. Otobüsten başka şansımız olmadığı için de onun uğradığı yerlere göre plan yapıyoruz şu an için.

Bu seferki gezi noktamız Grange, o kadar merkezî bir yer değildi. Amacımız, oraya varınca ana yoldan ayrılan 4 kilometrelik bir tali yolu yürüyüp deniz kıyısına ulaşmak. Uydu görüntüleri gayet hoş görünüyordu evde incelerken. Ayrıca görmeyi çok istediğimiz Ben Bulben Dağı, bu noktada, Sligo’dan göründüğünden çok daha iyi görünüyordu. Ben Bulben seyir noktası bile vardı.

Bindik otobüse, 2 saate yakın yol gidecektik. Girişte bahsettiğim gibi, aynı otobüse daha önce Donegal’e ve Bundoran’a giderken de binmiştik. Yol manzaraları artık tanıdıktı. Ancak bu sefer Donegal’in sırtında bulunan tepeler karlıydı. Yeşille karın ayrıldığı keskin hatlar oluşmuştu. Sanki 1 cm aşağı kar tanesi değmemişti. Bu gerçekten görmek istediğim bir manzaraydı çünkü çoğu zaman bir yeri gezmeye gittiğimizde yazını, kışını, baharını birlikte görme şansımız olmayabiliyor. Yazın gidince, ‘ah buranın baharını görmelisiniz’ derler, baharda gidince ‘bir de kışın gör burayı’’ derler. Her şekilde içinizde kalır… Bulunduğum coğrafyanın birden fazla hâlini görebilme şansım olduğundan mutluyum.

64 yol

Yağmur beklerken güneşli başladığımız yolculuk kar manzaralarıyla devam edip parçalı bulutlu ve aşırı rüzgârlı bir havaya dönmüştü. Hava durumunda, 4 derece yazsa da bu rüzgâr sebebiyle -7, -8 derecelik bir soğuk hissedilecekti. Aydınlık bir Grange’ye indik ama rüzgâr gerçekten dondurucuydu.
Ortalık sakindi, kimse yoktu pek sokaklarda. Zaten kalabalık olmasını da beklemiyorduk açıkçası Pazar günü.
Yanımızda, evde yaptığımız sandviçler ve su vardı ama yine de marketten bir iki şey almak istedik. Oranın tek marketi olan Super Valu’dan ufak bir alışveriş yaptıktan sonra başladık yürümeye.
Tam yol ayrımının olduğu yerde kır çiçeklerini koruma alanı vardı. Açmış olan çiçekler yoktu elbet bu mevsimde. Baharda yeniden görmek lâzım.

kır cicekleri koruma alanı

Yürüdüğümüz yol son derece keyifli, manzaramız güzeldi. Arada evler, çiftlikler vardı. Yol kenarları büyük nergislerle doluydu.
Çitlerde bölünmüş otlaklarda, yavrularıyla beraber koyunları seyretmekse çok çok eğlenceli. Sizi kenarda görür görmez ‘neler oluyor’ diye ayaklanıp bağırıyor, bir gelişme göremeyince de otlamaya devam ediyorlar. Hele o kuzular yok mu?! Kucaklayıp sevemedim birini bir türlü.

DSC_3857 (Large)

Kuzucuklar bizi biraz süzdükten sonra amaan deyip aşağıdaki umursamaz poza giriyorlar 🙂

DSC_3848 (Large)

Biraz ilerleyip geriye baktıkça Ben Bulben ve diğer tepeler çok güzel görünüyordu. Sürekli değişen gökyüzüyle -ki burada bulutlar çok hızlı hareket ediyor, yerin renkleri, yeşilin tonları sürekli değişiyor-, nefis bir renk ziyafeti eşliğinde yürüyorduk. Gri bulutlarla sarımsı otlar fantastik bir ortam yaratırken, bir anda yeniden çıkan güneş sevimli bir yer hâline getiriyordu çevreyi.

yol

spanish armada

Havanın bu tavırlarını üzerime alıyordum zira yolda bizden başka kimse yoktu, ne evlerin etrafında ne yolda yürüyen, çalışan kimse yoktu. Sadece arada arabalar geçiyordu. Kimisi gülümseyerek selam veriyor, kimisi de ‘bunlar ne yapıyor ki böyle?’ der gibi bize bakıyordu yanımızdan geçerken.
Kıyıya yakın bir noktaya ulaştığımızda İspanyol Armada’sının anısına bir yazı gördük.
1588’de donanmadan üç gemi fırtınada batmış. Kıyıya çıkmaya çalışanları, İngiliz askerleri öldürmüş. İrlandalı bazı klan şeflerinin bölgesine inenler ise oranın denizcileri ve halkı tarafından kurtarılmış. 1200’den fazla kişi kaybolmuş. Kurtulanlardan Kaptan Don Francisco de Cueallar olayı anlatmış, yüzyıllar sonra da bu anıt dikilmiş buraya.

 

 

Anıtın biraz ilerisinde koruma alanı ilan edilmiş sahile ulaşıyoruz. Sahilin biraz daha ilerisinde yine koruma altına alınmış Streedagh Plajı ve büyükçe bir kumul alan var. Arabayla, motorla vs. alana girmek yasak. Ama atınızı ya da köpeğinizi kontrolü kaybetmeyecek şekilde gezdirebiliyorsunuz etrafı kirletmeden.

 

streedagh beacha.jpeg

bu iki fotoğraf arasında 10 dakika olması çok hoş gerçekten

streedagh

Sahil deli gibi rüzgârlıydı, zor adım atıyorduk. Yüzümüze ince ince kumlar çarpıp duruyordu. Fakat aldığımız keyif paha biçilemezdi.
Önümüzde dalgalı koca okyanus, ayağımız altında yumuşacık ince kumlar ve arkamızı döndüğümüzde bir kumul ve ileride Ben Bulben ile arkadaşları. Çok güzel ve etkileyici gerçekten. Kıyıdaki karbonlu kireç kayalıklar ise birçok fosil mercan türü içerdiğini öğrendik. Bulunduğumuz noktadan sonra 5 km’lik kocaman bir sahil vardı fakat hava şartları sebebiyle gitmesi kolay değildi. Koruma alanı olan kumul ise gelgitlere bağlı olarak etraftaki küçük adalarla olan bağlantıyı sağlıyormuş. Hem gel, hem git zamanı görmek gerek.

benbulben_ dune area

Arabayla gelip biraz oturup etrafı seyredip gidenler oluyordu. Yazın daha kalabalık oluyormuş tabii burası. Kuzey İrlandalıların yazlıkları bulunuyormuş. Sahil sörf yapanlarla doluyormuş. 

Hazır pek kimse yokken güzel havasını derin derin içimize çekip yeniden aynı yolu dönmek üzere yürümeye başladık. Dönüş de en az gidişimiz kadar keyifliydi. Tam ana yola çıkmak üzereydik ki önümüzde kar taneciklerinin uçuştuğunu gördük. Yukarıda güneş… Rüzgâr da sertleşmişti. Otobüsün gelmesine 40 dk vardı.

DSC_3910 (Large)

Tek açık yer, durağın arkasındaki Langs Bar’dı. Girelim madem dedik. Kapıyı bir açtık, meğer tüm Grange buradaymış. Çoluk çocuk, aileler, arkadaş grupları vs. Hemen kapının yanı boştu oturduk. İçerisi pür telaş. Sahibesi, bizden sonra gelen aileye, anneler günü sebebiyle yer kalmadığını açıklıyordu. 10 Mart’ın burada Anneler Günü olduğu tamamen aklımızdan çıkmıştı bizim. Hatta kalkalım da o aile otursun istedik. Kalkıp kadına, sadece otobüs beklediğimizi, oturacak biri varsa gelebileceğini, özel bir gün olduğunu unuttuğumuzu söyledik. Ancak kadın öyle sıcak öyle samimi bir şekilde oturmamızı söyledi ki şaşırdım gerçekten. Hatta soğuktan kızaran burnumu görünce pencereye doğru baktı bir. “Aaaaa” diye bağırdı. “Buradaki yoğunluktan dışarıyı görmemişim hiç. Kar başlamış, ben şu kaloriferleri açayım” dedi, “Siz de takılın burada istediğiniz kadar, bir şey yemek içmek zorunda değilsiniz” diye ekledi.
Buna da ayrı şaşırdım. O yoğunlukta, bu denli kibar ve anlayışlı bir tavır, para beklememek.. Yine de bir kahve içmeden oturmak istemedik. Langs Bar, 2012’de Sligo’da Best Gastro Pub ödülünü almış. Yolunuz düşerse bir kahve ya da bira içmek istersiniz belki.
Otobüsün saati yaklaşınca çıktık. Bus Eireann’ın buradaki durağı, zorunlu indirme, bindirme durağı olmadığından el kaldırmak gerekiyor, durdurmak için. Bindikten sonra da o yorgunlukla Letterkenny’ye kadar uyumuşuz otobüste.

Velhasıl, güzel bir yürüyüş yolu, güzel bir doğası, huzurlu bir ortamı vardı Grange’nin. Kuzeybatı İrlanda’nın sahillerini gezerken es geçmeyin burayı da.

DSC_3716 (Small)



3 thoughts on “Keyifli Bir Yürüyüş Rotası: Grange”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir