Norveç – Fiyortların İçinde

Maceramız kaldığı yerden devam ediyor!

fiyoooooort

Stavanger’dan Bergen’e gitmek için bindiğimiz otobüs, bize yaptığımız en güzel otobüs yolculuklarından birini yaşattı. Gezmek için beş gün gibi kısa bir zamanımız olsa da Norveç içinde uçağa binmeyi aklımızın ucundan bile geçirmemiştik. Nitekim Stavanger-Bergen otobüsü bize Stavanger ya da Bergen şehir merkezinde olmaktan çok daha güzel anlar yaşattı. Kat ettiğimiz her metreyi görüp o nefis doğayı seyrederek yolcu olmak Norveç’i daha fazla hissettirdi. Bu coğrafyaya yolculuk edeceklere de uçak yerine kara ya da tren yolculuğu yapmalarını şiddetle tavsiye ederiz.

bergen2

Şansımıza güneşli bir gündeydik. İç açıcı şekilde parlayan yeşil çayırlarla kontrast hâlindeki kırmızı evleri seyrede seyrede gidiyorduk. Evlerin arasındaki koyunlara bakarken kimler yaşıyor o evlerde, ne yapıyorlar şu an acaba diye düşünüyorduk. O sırada tepemizden alçalan bir kartal dikkatimizi çekti. Kendinden çok emin alçalıyordu. Çok ciddi alçalıyordu. Koyunlara doğru alçalıyordu.  Sanki ‘O kadar düşünmeyin!’ diyordu bize, ‘Bakın ben size düşünecek daha güzel sahneler yaratıyorum’. Bana bakın, bana, bana, kartalınıza! Ve pençeler koyunun üzerindeydi. Yok artık! Gitti tombiş koyun. Kareler hızla akıp geçti önümüzden. Koyunun akıbetini göremedik. Şaşırtırken düşündüren kartalın macerasını sindirirken kendimizi feribotta bulduk. Ne güzel! Biraz fiyort havasının ardından yola devam. Tam uykumuz gelecek gibi olurken bir feribot daha. Dostum bu otobüs bir harika! Oturduğun yerde hiç sıkılmadan gidiveriyorsun. Zamanlamalar müthiş.

Sonra deniz ürünleriyle, Bryggen bölgesiyle ünlü Bergen… Bryggen, şehrin yüzyıllar boyu en önemli ve hareketli bölgesi olmuş. 1700’lerde ve sonraki zamanlarda yangınlar atlatsa da on ikinci yüzyıldan beri orada. Buradaki sıra sıra renkli evlere bakmak güzel ama az sayıda kalan bu evlerden birinde kalmak daha güzel. Hele de bize kapısını açan Norveçli bir gemi yapımcısı ve evini baştan yaratan bir ahşap ustası olunca seyahatimiz çok daha keyifli ve anlamlı bir hâle gelmişti. Seyahatin güzel yanlarından biri de bu değil miydi?

bergen-bjorn-ev

Norveç’in minik minik, ince ince, zerre zerre işlenmiş batı kıyılarına on sekizinci yüzyıldan kalma bir evin penceresinden iğne deliğinden bakar gibi baktık. Kuzeyli Norveç’i seyrettik, soğuk Norveç’i seyrettik, denizci Norveç’i seyrettik, kendisine dayatılanı kabul etmeyen isyankâr Norveç’i seyrettik, zengin Norveç’i seyrettik, pagan Norveç’i seyrettik, İskandinav Norveç’i seyrettik, mitolojik Norveç’i seyrettik. Norveç güzel, Norveç kendinden emin. Bu kadar soğuk olunca doğa tüm güzelliklerini korumuş, insanlar dokunamamış. Bu kısmı ayrıca güzel.

D8E_4393

Sonra o iğne deliğinden geçip girintili çıkıntılı bir yolculuğa başladık. Bir an toprağın böğrüne böğrüne girip sonra denize doğru çıkarak kıyıları güzelce işledik. Altımızdaki derin suların üzerinde başımızı yükselen dağlara doğru kaldırarak gezimize üç boyutlu bir efekt de katmayı ihmal etmedik. Etmemek mümkün değildi zaten. Adeta Resim Sevinci yaşıyoruz; şu fiyort kıyısında küçük kırmızı bir kulübe varmış, önüne de mutlu bir tekne çizmişler. Şurada da mutlu bir Norveçli balıkçı varmış. Gel gör ki Neutrogena kullanmıyormuş. Norveç’te evinde kaldığımız Björk’ün abisi Bjørn bizlerin bildiği Norveçli balıkçılar ve Neutrogena arasındaki bağa bir türlü anlam veremedi meselâ. Resmen kandırılmışız! Ne gam!

Fiyort içinde akıp giderken arkamızda bıraktığımız, Allah sahibine bağışlasın, o küçük kırmızı kulübede güne uyanmak nasıl olurdu diye düşünemeden edemedik. Bu kıyılarda cirit atan veletler olarak doğsaydık nasıl olurduk diye sormadan edemedik. Fiyort çocuğu olarak her girintiyi çıkıntıyı bilmek güzel olurdu. Her çıkıntının bir adı, her girintinin kenarında bir hatıramız olurdu. Aklım kaldı meselâ; şimdi o kulübede yaşayanlar ne yapıyorlar şu an? Geyik falan görmüşlerdir kesin. Düşünce balonumuzu üflerken fiyort bitti, biz de yeşil tepelerin arasında, içinden ırmak geçen küçük kasabaya geldik. Flåm’a ayak bastığımızda kâğıdın köşesine ya da dağların arasına çizdiğimiz güneş bile vardı. Her şey buradaydı işte. Önümüze serilmiş duruyordu. Meğer Norveç hep içimizdeymiş, zihnimizdeymiş (Bunu İzlanda’ya, Yeni Zelanda’ya gittiğimizde de söyleyeceğim sanki). Çantalarımızı sırtımızdan indirirken buradan dönmek istemiyorduk. Gözümüze uygun ahşap bir evcik bile kestirdik.

fiyort13

flam5

fiyort15

fiyort14

İç çektiğimiz nefesi ancak hızla geride bırakarak kurtulabilirdik ki tren de tam o anda yetişti ve bizi hızla ama hızla deniz seviyesinden yükselterek Neverland’e ulaştırdı ama halk içinde Myrdal diyorlar. Saatte 88 mil hıza ulaşabilseydik bence şu an paralel Norveç’te bir yerlerde olabilirdik ama üçgenimizi tamamlamak üzere Bergen’e dönüp dünyanın en güzel tren rotalarından biri olarak kabul edilen rotalardan birini yapacaktık. Bu tren yolculuğunu gezimizin ya başına ya sonuna bir noktaya koyacaktık zaten. Sonuna denk geldi. Başka yollara düşecek olmanın verdiği heyecanla dağlarının tepelerinde, eteklerinde, eteklerine inen yarıklarında, yarıklardan akan şelalerinin arkasında dolaşmak istediğimiz bu bölgeyi arkamızda bıraktık.

fiyort12

flam2

flam3

flam4

Bu kadar ayrıntılı, özene bözene yapılmış toprakları birkaç günde sindirmek kesinlikle mümkün değil, o azıcık saatler yetmiyor işte. Ama ağzımıza bir parmak bal çalmak bile her hâliyle güzel idi. Norveç’e Giriş 101 kapsamındaki bu seyahatimizi tamamlayıp gelecek level’lara, daha yüksek enlemlere kucak açtık bekliyoruz.

oslo1
O zaman dans!

Norveç seyahatimizin ilk kısmı için bakınız Norveç – Fiyortların Üzerinde



2 thoughts on “Norveç – Fiyortların İçinde”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir