Malin Head: Yukarı, Yukarı ve İleri!
Bazı zamanlar, bazı coğrafî öğeler diğerlerine göre daha cezbedici olabiliyor. Bulunduğun yerin en yüksek noktasına çıkmak, en derin noktasına inmek, en kuzey, en güney noktalarına ayak basmak… Bu ‘en’ler bir şey ifade etmeyebilir tabii. En kuzey noktaya ulaşınca boyumuz mu uzuyor? Hayır.. Fakat diğer konularda pek de hoşuma gitmeyen karşılaştırma ve üstünlük dereceleri, söz konusu coğrafya olunca heyecanlı gelebiliyor.
Malin Head de İrlanda’da böyle bir konumdaydı benim için. Tüm adanın en kuzey noktası: 55° 22′ 58” / -7° 22′ 46”.
Adım attığım yerleri ülkelerin adı, sanı, sınırları olmaksızın öncelikle coğrafî açıdan değerlendirmeyi, bu yönlerini görmeyi, tecrübe etmeyi ve buna göre gezmeyi seviyorum genellikle. Oraya gidip kuzeye doğru bakmak tuhaf hisler uyandırıyor insanda. Tam burnunuzun dikine baktığınızda önünüzde sadece İngiltere’nin Dış Hebridler’i ve sonrasında Danimarka’nın Faroe Adaları olduğunu biliyorsunuz. Koca okyanusta minik kara parçaları yani. Kalanı sonsuz gibi gelen mavilik. Böyle hislerle orada bulunmak son derece mutlu kıldı beni işte. Kutup dairelerinden birinden bakarken de aynı derece mutlu olurdum şüphesiz.
Bu duygulara ulaşmak ise o kadar kolay olmadı aslında. Geldiğimiz ilk zamanlarda gitmek istemiştik ancak Malin Head’e giden herhangi bir toplu taşıma olmadığından daha geniş bir zamana erteliyorduk. Bir tane özel firma, hafta içi bazı günler minibüs kaldırıyor sadece ya da talebe göre gidiyor. Orayı görmek isteyen kişiler, gezginler ya kendi araçlarıyla, ya araç kiralayarak ya da otostop çekerek geliyorlar genelde. Kaldığımız hosteldeki tanıştığımız bir arkadaşımız birkaç otostopla ancak gelebilmiş Malin Head’e. Kalanları araç kiralamıştı. Gelince de iş bitmiyor, bölge içinde yine bir toplu taşıma vs. olmayınca çevreyi görebilmenin tek şansı yürümek ya da yine araçla gezmek oluyor. Gerçi bu durum geçmiş yazılarda okuyabileceğiniz üzere İrlanda’nın neredeyse genelinde geçerli olan bir durum.
[googlemaps https://maps.google.com/maps?ll=55.378818,-7.374315&spn=0.030088,0.077162&w=425&h=350&t=h&z=14&num=1&t=h&hl=tr&ie=UTF8&&&&output=embed&w=425&h=350]
Zamanınız kısıtlı değilse elbette yürümek çok güzel, çok keyifli ve keşfetmenin en şahane yolu. Fakat Malin Head, gezinizin sadece bir durağı ise yürümek, etrafı görmek, keşfetmek konusunda biraz yavaş kalabilir. Bize kalsa, çadır kurup yürüyerek günlerce çevreyi adım adım gezeriz ancak iş güç söz konusu olunca istediğiniz gibi davranamıyorsunuz maalesef. O sebeple arabayla gittik biz de. Bu şekilde gittiğimizde aracı uygun bir yere park edip dağ tepe yürüyoruz genelde. Arabayı gerçekten bir amaca giden bir ‘araç’ olarak kullanıyoruz yani 🙂
Hostel
Sandrock Hostel‘de kaldık orada. Zaten civardaki tek hostel de burası. Inishowen Yarımadası’nda ilerleyip Buncrana ve Carndonagh’ı geçtikten sonra iyice daralan, yer yer iki arabanın yan yana geçmesinin imkânsız olduğu daracık yollardan geçerek ulaşılıyor hostele. Sevimli bir yaşlı çift işletiyor hosteli, kendileri de hostelin hemen yanındaki binada yaşıyor. Kaydınızı yaparken amcacığımız size Malin Head ile ilgili her türlü ayrıntılı bilgiyi veriyor. Gidebileceğiniz yerlerden, toplayabileceğiniz taşlara, bölgede yaşayan balinalardan, akşam nerede ne yiyebileceğinize hatta hangi yoldan geçip hangilerinden geçmeyeceğinize dair herhangi bir rehberle mümkün olmayacak şekilde donatıyor ve hepsini harita üzerinde işaretliyor. Bu sıcak ve dolu karşılama karşısında ilk başta şaşırsak da çok mutlu oluyoruz. Ve bir bakıyoruz bizden sonra gelenler de aynı şekilde donatılıyor. Amcacım bu konuda çılgın bir ezber yapmış durumda, haritalardaki işaretlemeleri, öylesine karalamaları bile milimetrik olarak aynı. Sizin kendi planlarınız, haritalarınız olsa bile nereden gidebileceğinizle ilgili verdiği bilgileri kesinlikle ama kesinlikle kulak ardı etmeyin. Çook yararlı olacak.
Hostelden çıkıp etrafta dolanmaya başladık. Git zamanı olduğu için kumsal ve kayalıklar boştu, babaları balıkta olan çocuklar kıyıda minik balıklar ve yengeç tutmakla oyalanıyordu. Nitekim birkaç saat içinde sular geri gelecek ve oynadıkları yerler deniz olacaktı yeniden.
Yolu takip edip falezlere doğru tırmanmaya devam ettik. Güneşli ve açık günlerde Malin Head’in kıyılarından İskoçya tepelerini görmek mümkün oluyormuş. Fakat bulutlu bir güne denk gelmiştik ve ufuk hiçbir noktadan açık değildi ne yazık ki. Ama kuzeydoğu tarafında kalan Inishtrahull Adası seçilebiliyordu. Bu ada, İrlanda coğrafyasının en eski kaya/taş yapısını barındırıyormuş.
Ayrıca balina gözlemi için de favori yerlerden biri Malin Head. En çok Minke balinası gözleniyormuş.
Banba’s Crown
En kuzey nokta olan Banba’s Crown’a ulaştığımızda çevredeki tek insanlar olmadığımızı gördük. Bu noktaya gelene dek ıssız bir seyir hâlindeydik. En kuzey nokta dedik ama bulunduğumuz tepeden okyanusa doğru Dúnalderagh (Kuş sürülerinin kalesi gibi bir anlamı var) adı verilen kayalıklar uzanıyor ve en uç nokta olarak burası anılıyor. Öyle ufacık bir bilgi işte.
Delicesine esen rüzgâra karşı oturup kuzeyi seyrettik uzun uzun. Uçsuz bucaksız Kuzey Atlantik önümüzde yatıyordu. Gerçekten çok güzel hisler yaratıyor insanın içinde. Dürbünle çevredeki kuşları izledik. Bu bölgenin 250’den fazla kuş türüne ev sahipliği yaptığı biliniyor. Gece yeniden gelecektik buraya gökyüzü gözlemi için. Tam geleceğimiz saatlerde ufak çaplı bir fırtına olacağını bilmiyorduk o ân için.
Malin Head, yükseliği ve görüş açısı sebebiyle İrlanda’da kuzey ışıklarını görmek için en güzel yerlerden biri. Gerçi İrlanda bile bu gözlem için yeterince kuzeyde değil. Ancak jeomanyetik fırtınanın nispeten kuvvetli ve havanın açık olduğu zamanlarda daha yüksek enlemlere doğru bakılabildiğinde görme şansı oluyor ışıkları.
Tepenin sağında kalan Ballyhillin Plajı’na doğru devam ettik. Yolda, ‘çaprazlama’da sanat yaratmış bir eşek ailesini görüp samimiyetlerini karşılıksız bırakmamak için biraz sevip, ot verdik. Bölgede yabanî tavşanlara (İng. hare) da rastlayabilirsiniz ayrıca. Bir bakıyorsunuz sağınızda koca beyaz bir ponpon kuyruk, uzun iki kulak zıplayıveriyor. Bu tavşanlar bünyemde, Sylvester ve Tweety’deki dev fare zannedilen yavru kanguru hissi yaratıyor.
Ballyhillin Plajı, geçmişi Buz Devri’ne dek uzanan yükseltilmiş bir plaj sistemi olarak uluslararası çapta bilimsel bir öneme sahip. Şimdiye dek gördüğümüz ipincecik kumlardan meydana gelen İrlanda sahillerinden farklı olarak taşlardan oluşuyor bu plaj. Aralarında kalsedon, agat gibi yarı değerli taşların da bulunabildiği çok güzel, çok renkli, pürüzsüz, çok hoş biçimli taşlar var bu plajda. Ben yarı değerli bir taşa denk gelemedim maalesef. Hostelde oradan toplanıp parlatılmış taşları görmüş, bayılmıştık. Ayrıca dalgaların etkisiyle taşların çıkardığı sesleri oturup dinlemek lâzım.
Malin Head yollarında Inishowen 100 isimli, 100 millik kıyı manzaralı sürüş güzergâhının tabelalarını göreceksiniz. Inishowen Yarımadası’nı görmek için tavsiye edebileceğimiz güzel bir etkinlik.
Bölgede ilerledikçe her birine ayrı birer ad verilmiş girintiler, çıkıntılar, boğazlar, oyuklar görülüyor. Şu bağlantıda bu yerlerin görülebileceği bir güzergâh oluşturulmuş. Burayı ziyaret edecekler için yararlı olacaktır. Biz de aşağı yukarı bağlantıdaki yolu izleyerek burada gezimizi tamamladık. Ertesi gün İrlanda’nın en büyük kumul tepeleri olan Five Fingers Strand’e uğrayarak, Ballyliffin ve yine Carndonagh üzerinden evin yolunu tuttuk.
Ulaşım
Resimler muhteşem. Bize göre çok ilginç bir coğrafya. Açık denizlere komşu olduğu için iklimi çok sert. Bu iklim ve havanın etkisinde yaşayan yerli halk, yani İrlanda’lılar’ın, karakterlerini merak ettim doğrusu. Onlar da iklim gibi sertleşmişler mi?
Ellerinize sağlık.
Bence nasıl ki iklim Golf Stream’in etkisiyle olmasi beklenenden daha yumuşaksa insanların karakterleri de benzer şekilde yumuşak 🙂 Diğer Avrupa ülkelerine hatta ilginç ama İngiltere’ye göre daha sıcakkanlı geliyor bana 🙂
Ben İrlandılarla İngilizleri oldukça farklı buluyorum. İngilizlerin o ‘politically correct’ olmak adına giydikleri maske yok İrlandalılarda. Aksine, o kadar içten, samimi, dürüstler. Kıvırmaları yok, neyse o. Ve oldukça komikler. 🙂
Bu arada Kuzey Işıkları dediniz beni bitirdiniz. Çok tanık olmak istediğim doğa harikalarından biri. Kutuplara bunun için çıkma hayalim var.
Bu yaz belki sizin taraflara ve/veya İskoçya’ya yolumuzu düşürebiliriz. Geçen sene Mart sonu Batı İrlanda’da şu yeşilliği görmek kısmet olmamıştı, belki bu sene. Sevgiler..
Reblogged this on yasarnorman.