Yunus ve İnsan – 2

10 Mart 2012 tarihinde yayınladığım Yunus ve İnsan yazısından sonra yine bir yunus-insan karşılaşması paylaşacağım.

Söz konusu yunus manta vatozlarını seyreden bir grup dalgıca yaklaşıyor. Bir süre izledikten sonra gözüne kestirdiği bir dalgıca daha da yaklaşıp temas imkanı veriyor. O anda dalgıç yunusun etrafına ve sol yüzgecine bir misina dolandığını farkediyor. Hatta bu misinanın ucundaki iğnelerden biri sol hayvanın yüzgecine batmış durumda. Dalgıç azimle hayvanı kurtarmaya çalışırken yunus da olabildiğince hareketsiz kalıp O’na izin veriyor. Hatta bir ara nefesi bittiği için yüzeye çıkıyor ve tekrar aynı dalgıcın yanına geliyor.

Video’da yazdığına göre dalgıç yunusu hem misinadan hem de iğneden kurtarıyor. Oldukça etkileyici bir sahne bu. Her ne kadar doğal hayata müdahale edilmemesi gerekiyorsa da hayvanın başına gelen doğal bir şey olmadığı için bana göre dalgıç en doğrusunu yapmış, muhtemelen o hayvan günlerdir bu halde yüzüyor ve hareketleri kısıtlandığı için avlanamıyor yani aç.

Bir de mesaj verelim, balık avı esnasında çoğu balıkçı düğümlenen misinasını keser ve kestiği kısmın kendi takımını karıştırmaması için denize atar. Bunun ne kadar kötü sonuçlara yol açabileceğinin en güzel ispatı bu video..



0 thoughts on “Yunus ve İnsan – 2”

  • Çok benzer bir tecrübeyi 10 sene evvel Fethiye Kelebekler Vadisi açıklarında bir cachelot balinayla yaşadık. Durumu bu yunustan çok daha vahimdi. Balıkçı ağlarına takılmış, ağzıyla kuyruğu gergin bir ipte takılmış, omurgası kıvrık kalmış, kıpırdayamaz haldeydi. Suda döne döne bize ağzındaki ağları gösterdi. Bütün dalış ekibi suya atlayıp ağları kesme girişiminde bulundular. Benimse ilk dalışımdı. Şans! Korkup teknede kaldım, filme çektim yukarıdan görüneni. Sudakiler 14 m bir balinaya su içinde bakmanın bir duvara toslamak gibi ürkütücü olduğunu anlattılar. Ve sudaki haykırışının, çığlıklarının acılığını. Bense bütün çabalar sonrası en azından ağzıyla kuyruğu arasındaki ip kesilip balinanın omurgası serbest kalınca, tekneye doğru yüzmeye başladığını gördüm. Küçük bir adacık bize doğru yaklaşıyordu adeta. Duaları etmeye başlamıştım. Oysa ki pasarellanın altından geçip gitti, selam verdi hepimize, teşekkür etti bir nevi. Hikayenin detayları oldukça uzun, ama sonu mutlu. Kurtardık hayatını, hatta Türk karasularını terkedinceye kadar deniz kuvvetlerinin takip ettiği haberini bile aldık.
    Yunus hikayesi bana bu anımızı hatırlattı. Çok güzel paylaşım..

    • Öncelikle zaman ayırıp cevapladığınız için teşekkür ederim. Sizin hikayeniz de sonucu itibariyle çok güzelmiş, böyle diyorum çünkü başınıza gelen, hayvanların dünyasına ne kadar düşüncesizce müdahale ettiğimizin bir örneği.
      Bir diğer yandan o büyüklükteki bir balinaya dokunacak kadar yaklaşabilmek bu amaçla bir geziye gidilmediyse çok büyük şans ister diye düşünüyorum. Üstelik olayı kayıt da etmişsiniz.. Detayları uzunsa eğer blogunuzda okumak isterim 🙂

      • Tamamıyla şans eseri yaşadığımız bir olay. Bir grup dalış turuna çıkmıştık. Dönüşte belki yunuslara rastlarız diye gözümüz ufuktaydı. O sırada bir kılıçbalığı fırladı sudan ve dikkatimizi bir yöne çekti. O sayede de döküntü sandığımız yaralı balinayı farkettik.
        Bugün sizin yazınızı okuyunca belki kendi bloguma bu hikayeyi düşerim diye düşündüm, ama desteklemek için çalışmam lazım. Çok uzun zaman oldu. hangi sırayla ne oldu biraz bulanık. Yine de heyecanı hala kursağımda. Bugün olsa uzaktan da olsa suyun içindeydim ve bakıyordum ona. Sevgiler..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir